Sevgili meslektaşım, sayın arkadaşım Orkan’ın bana ithaf etmiş olduğu nükleer enerji yazısına binaen bende nükleer güç yazımı paylaşmak istedim. Yazıya başlamadan Orkan’a cevapmı yazsam yoksa genel bir yazımı yazsam diye epey düşündüm ve genel olarak yazmaya karar verdim.
Orkan’la nükleer enerji konusunu sürekli tartışır, bilgi alışverişi yaparız. Orkan, nükleer enerjinin bir makine mühendisinin ilerici bakışına, çevreci duruşuna ve humanist yaklaşımına aykırı olduğunu savunurken bende aksini savunup ülkenin buna ihtiyacı olduğunu savunurum.
Japonya’daki 9.0 şiddetiki depremden sonra nükleer enerjinin tehlikeli olduğu bir kez daha konuşulmaya başlandı. Japonya’daki Fukuşima nükleer santrali 1971 yılında kuruldu, 2011 depreminin ve tsunaminin ardından nükleer sızıntı oldu. 40 yıllık santralin önceki yıllarda bir çok kez uyarıldığı, bakımının tam yapılmadığı, teknolojik gelişmelere ayak uyduramadığı biliniyor. Orkan hemen “Japonya gibi ülke bile bakım yapmıyorsa biz nasıl yapıcaz? ” diyebilir. Onlar yapamıyor diye bizdemi yapmayalım?
Orkan’ım yazısında Greenpeace’den bir çok alıntı göstermiş. Greenpeace’ın artık siyasal bir grup olduğunu, dış ülkelerin isteklerini dolaylı yoldan halkı arkalarına alarak yapmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Bir savaş anında hangi greenpeace’ci düşmanın önüne geçip “Dur, buraya giremezsin, burası yeşil ülke” diyecek. Eminim ülkeden ilk kaçanlar bu greenpeace’ciler olur. Yıllardır içimde olan greenpeace fikrimide yazdıktan sonra nükleer güce geçelim.
Nükleer Güç
Nükleer güç, nükleer enerji deyince herkesin aklında, “bir santral kurulur, elektrik elde edilir, 10-15 yıl sonra patlaam olur ve ölürüz” düşüncesi oluyor. Öncelikle bu düşünceyi aşmamız gerekiyor.
Günümüzde nükleer enerji sadece elektrik üretiminde değil, savunma sanayisinde, denizaltılarda (denizaltılar nükleer enerji ile yıllarca durmadan yol alabiliyor), uzay sanayisinde (geçtiğimiz hafta iran kendi uydusunu fırlatırken biz uydu yapmayı bırak hala hindistan, amerika, israil üzerinden uydu gönderiyoruz. Savaş anında uydular muhtemelen çevrimdılı olacaktır), teknoloji geliştirmede kullanılmaktadır. Ayrıca politik ve siyasal anlamda da gereklidir.
Nükleer Tehlike
Nükleer enerji herzaman risklidir. Eğer bakımı yapılmazsa, düzgün işletilmezse kaza olma olasılığı en yüksek sistemdir. Etkileride oldukça uzun sürer. Her nükleer santral kurulumunda bu etkilerde maliyete eklenir. Zamanında risk alan ülkeler (Almanya, japonya, abd vs…) şu anda enerji alanında lider konumdalar. Sadece radyasyondan korkuluyorsa, hatırlatmak isterim ki kalitesiz kömürlerde bile radyasyon vardır. Geçtiğimiz yıllarda Yatağan’da baş gösteren radyasyon alarmının nedeni kömürün içerdiği radyoaktif maddelerden kaynaklandığı açıklanmıştı.
Ayrıca nükleer enerji şu anda kullanılan en temiz enerjidir. Petrol, kömür, doğalgazın yanında sıfır hava kirliliği vermektedir.
Nükleer Santral ve Reaktörler
Nükleer santrallerde iki türlü reaktör bulunur. Füzyon ve Fisyon reaktörleri.
Füzyon Reaktörleri: Füzyon reaktörlerinde Helyum ve Hidrojen atomları kullanılmaktadır. Verimi artırmak için Hidrojenin (H) 2. iztopu döteryum (D) 3. izotopu ise trityum (T) kullanılmaktadır. Günümüzde yaygın olmasada gelecek yıllarda tüm nükleer santrallerde Helyum ve Hidrojen kullanımına geçilecektir. Doğada Hidrojen en fazla bulunan elementtir. Şu anda tüm santrallerde Hidrojen kullanılmaya başlansa 16 milyar yıl kullanılabilecek kadar hidrojen elementi yeryüzünde bulunmaktadır.
Fisyon Reaktörleri: Günümüzde en çok Fisyon reaktörleri kullanılmaktadır. Bu reaktörlerde yakıt olarak Uranyum ve Toryum kullanılmakta olup radyasyon tehlikesi oldukça fazladır.
Nükleer santrallerin geleceği olmadığı düşünülüyor. Hatta Almanya tüm nükleer santrallerini kapatacağını açıklamıştı. Şu anda emin olmamakla birlikte Fisyon reaktörlerini kapatıp Füzyon reaktörü kuracağını düşünüyorum.
Uranyum ve Toryum
Orkan’ım nükleer santrallerde kullanılan Uranyum ve Toryum’un tedariğinin sıkıntılı olduğundan bahsetmiş. Türkiye Uranyum yatakları bakımından Avustralya ve Kanada’nın ardından 3. en zengin ülke, Toryum bakımından da Dünya’daki en zengin yataklara sahip ülkedir. Bu elementleri çıkarmak zor ama çıkardığında getirisi oldukça fazladır. Ayrıca nükleer santral anlaşmalarında 30 yıllık Uranyum’da verilmektedir.
Türkiye’deki Uranyum ve Toryum Yatakları:
Alternatif Enerji
Alternatif enerji olarak güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji, dalga enerjisi, hidrolik enerjisi, bio enerji, hidrojen enerjisi kullanılmaktadır.
Şu anki teknolojimiz ile bu enerjiler sadece yardımcı enerji olarak kullanılabilmektedir. Malesef tek başlarına kullanıldıklarında yeterli verimi sağlayamadıklarından, özellikle ülkemizde pek tercih edilmemektedir.
Kaynaklar:
www.sogutma.net
www.maden.org.tr
www.mta.gov.tr
www.jmo.org.tr
Teşekkür ederim ilhancım…
Ben teşekkür ederim Orkan'ım ;)
[…] belgeleri ile nükleersiz Türkiye’yi savunurken ben ise resmi kaynaklara dayanarak nükleer enerjiyi savunurum. Ülkemizin en zengin uranyum ve toryum yataklarına sahip olduğunu ve bunu değerlendirmemiz […]