Amsterdam için paris gibi planlarım vardı, kendi başımıza 2 gün gezecektik fakat turun değişmesi ile planladığım yerlere gidemedik. Bugün için rehberin organize ettiği turlara katıldık. Programda öğleden önce marken ve volendam kasabaları, öğleden sonra ise rotterdam vardı. Bu turu aldığımıza pişman olduk diyebiliriz özellikle öğleden sonraki rotterdam turunu kesinlikle almayın.
Sabah kahvaltımızı yapıp otobüse bindim. Gecenin etkilerinden eser kalmamıştı. Eşimde artık trip atmıyordu :) güzel bir güne başlangıç yaptık. İlk gittiğimiz yer bir peynir çiftliğiydi. Burada peynirin nasıl yapıldığını Hollandalı çiftçilerden gördük. Kısa bir tanıtımın ardından showroom kısmına geçtik burda peynir satışı yapıyorlardı. Tadımlık neredeyse 15 farklı peynirden birer tabak koymuşlardı ve bittikçe dolduruyorlardı. Karnımı bu tadımlıklar ile doyurdum diyebilirim :) Burada peynir seçmekte epey zorlandık. 3lü İnek koyun ve keçi peyniri paketi vardı, ondan aldık ve 1 tane büyük tekerlek kaşar aldık. Sizde gelirseniz buradan almak zorunda değilsiniz, amsterdam merkezde de bir çok peynir dükkanı var ve fiyatları hemen hemen aynı.
Peynir alışverişinden sonra hemen yandaki çiftliğe girdik. Burada da meşhur hollanda takunyaları vardı. Odayı güzel hazırlamışlar, herkes bir yere oturdu ve Hollandalı bir çiftçi gelerek takunyaların tarihini anlattı. Eskiden bu takunyaları nasıl yaptıklarını gösterdi. Sonrasında ise modern takunya makinesi ile nasıl yapıldığını gösterdi. Etkileyici bir şovdu. Ardından yine hemen yanındaki showroom a girdik, burada çeşit çeşit takunyalar ve hediyelikler vardı. İsteyenler hediyelik birşeyler aldı ve otobüse bindik.
Sonraki durak marken kasabasıydı, yol üzerinde yine meşhur hollanda rüzgar değirmenlerini gördük. Hollandalılar bataklık olan toprakları bu değirmenler ile verimli hale getirmişler. Ekiyorlar, biçiyorlar, hayvan besliyorlar. Bu değirmenlerden birtanesinin yanında durduk ve fotoğraf molası verdik. Ardından marken kasabasına doğru yola çıktık.
Bu yol tur boyunca en keyif aldığımız yolculuktu. Manzara çok güzeldi, hayal ettiğimiz hollanda köy evleri görünüyordu. Ayrıca otobüs ile gittiğimiz yol deniz seviyesinin altındaydı. Bu bölgedeki tüm kasabalar dolgu toprak üzerine inşa edilmiş.
Yıllarca sürekli sel baskını olmuş ama yinede ayaktalar. Alınan önlemler ile son yıllarda artık su baskını olmuyormuş. Deniz seviyesi altında otobüs ile seyahat etmek farklı bir duyguydu. Etrafımıza bakınarak marken kasabasına vardık. Küçük şirin bir balıkçı kasabasıydı. Sokaklarda hiç kimse yoktu ve olabildiğince sessiz bir yerdi. Bir otobüs dolusu insan gelmesi ile sessizlik bozulmuş oldu. Konuşmalar gülüşmeler eşliğinde kasabada tur attık. Evler hayal ettiğim hollanda evleriydi :) tüm evler aşırı bakımlı ve ter temizdi. Bol bol fotoğraf çekerek gezimizi sürdürdük. Hediyelik eşya dükkanına uğrayarak bir kaç şey aldık.
Sonrasında otobüse binerek volendam kasabasına vardık. Burada vaktimiz daha fazlaydı. Öğle yemeğini burada yiyecek ve saat 2 gibi hareket edecektik. Yaklaşık 2 saatlik vaktimiz bulunuyordu. Volendam kasabası da şirin bir balıkçı kasabasıydı ve okyanusa kıyısı vardı. Evler yine çok güzel korunmuş ve bakımı yapılmıştı. Eşimle deniz kenarında bir tur attık sonrasında bir balık Restaurant ına oturarak karnımızı doyurduk. Ardından yine hediyelik eşya dükkanlarını gezdik. Tur ile gelenler için bazı dükkanlarda ekstra indirimler vardı. Bir kaç hediyelik alarak dolaşmaya devam ettik.
Vaktimiz dolduğunda tekrar otobüse binerek öğleden sonraki roterdam turuna başladık. Benelüx turundaki en gereksiz ekstra tur buydu. Bu nedenle kesinlikle almamanızı öneririm. Kişi başı 80€ olması ve büyük hollanda turu olarak geçmesi sizi kandırmasın. Roterdam tam ters istikamette ve yaklaşık 1.5 saat uzaktaydı.gittiğimizde normal bir şehir gördük. Otobüs ile sokaklarda gezdik deniz kenarında durup roterdam köprüsünü fotoğrafladık. Ünlü kübik evleri gördük ve otobüs şoförü turun bu kadar olduğunu geri döneceğimizi söyledi. Haliyle otobüsteki herkes tepki gösterdi, büyük hollanda turu bu kadar kısa olmamalıydı. Rehber sonradan tura dahil olduğu için oda şaşırdı. Kişi başı 80€ alınan bir tur böyle olmaz dedi. Şoför ile bir süre tartıştılar. Şoför saati bahane ederek listede bulunan yerlere dahi gitmek istemiyordu. Daha önceki turlarda hiç gitmedim oralara diyordu. Rehber arada kalmıştı. Şoförü bir şekilde ikna ederek kraliyet sarayına gittik. Fotoğrafı çekilecek güzel bir yerdi ama herkesin keyfi kaçmıştı en başta da rehberin tüm şevki kırıldı. Nerdeyse tüm otobüs bir sonraki gün katılacağı ekstra turları iptal edip ücret iadesi istedi fakat paraları 2. Rehber toplamış ve şimdi kim bilir nerelerdeydi. Bu nedenle ücret iadesi de yapılmadı, haliyle turlara katıldık. Rehber bu duruma çok üzüldüğü için listede yer almayan deniz kenarında bir kasabaya götürdü bizi ve burada 2 saat serbest zaman verdi. Karşımızda okyanus, önümüzde plaj güzel bir yerdi aslında. Panayır gibi bir alanı vardı, eğlence parkları, konserler, yemek standları vs değişikti. Hava güneşli ama denize girmek için soğuktu. Denize girmek istedim ama sonra vazgeçtik :)
Ufak gezimizin ardından otobüse binip otele döndük. Otobüs şoförü yol boyunca sürekli söyleniyordu. Otele geldiğimizde saat 9 olmuştu ve hava aydınlıktı. Eşim ile Amsterdam merkeze gitmeye ve katılamadığımız Amsterdam by night turunu kendimiz yapmaya karar verdik.
Otelden hava alanına shuttle denilen ücretsiz servisler bulunuyor ve bunlar 24 saat ring olarak çalışıyor. Oteller bölgesindeki otelleri gezerek hava alanına bırakıyor aynı şekilde geri getiriyor. Hava alanından da metro ile central tren istasyonuna varılabiliyor. Bu servislerin ve metronun 24 saat çalışıyor olması bizi rahatlattı. Dönüş saatini düşünmeden pariste ki gibi macera yaşamadan gece turu yapabilecektik.
Otelin lobisine indiğimizde bir ekranda shuttle saati yazıyordu. Yaklaşık 15 dk bekleyip servise bindik. Hava alanında inip içeri girdik. İlk önce ortamı inceledik ve tabelalar yardımı ile metroyu bulduk. Fakat bilet almamız gerekiyordu. Önce bilet gişelerini bulduk ama aşırı sıra vardı ve ilerlemiyordu. Orta alanda ise kredi kartı ile bilet alma kioskları vardı. Hava alanı güvenilir olur diyerek biletimizi buradan aldık. Menüde ingilizce seçtiğinizde istediğiniz bileti bulabiliyorsunuz. Gidiş dönüş 9€ ya biletimizi aldık. Tek yön 6€ idi. Metroya binerek central tren istasyonunda (son durak) indik. İstasyondan çıkarak dün geldiğimiz meydana vardık. Kalabalık hiç azalmamıştı.karnımızı doyurup kanal kenarlarında sokakları gezmeye başladık.
Gezmeye devam ederken eşimden red light’ı birde gece görelim diye bir teklif geldi. Bunu duyunca biraz şaşırdım. Dünkü trip atma durumunu hatırlattım, o dündü gidelim dedi. Gidelim demenin aslında gitmeyelim demek olabileceğini düşünerek tekrar sordum. Gitmek istediğini söyledi ve red light a doğru yöneldik.
Havanın kararması ile red light bölgesi ışıl ışıl olmuş. Bölge adından da anlaşılacağı üzere her yer kırmızı tonlarda ışıklandırılmıştı. Gündüz açık olan dükkanlar (market, shop vs) kapanmış, barlar ve cafeler açılmıştı ayrıca gündüz kapalı olan tüm camlar açılmış ve her camın arkasında bir hayat kadını müşteri bekliyordu. Bu sefer bakmamaya özen gösterdim, eşim arada bakıyormuyum diye beni kesiyordu :) Bir süre gezip yorulduktan sonra otele dönmeye karar verdik. Bu sefer trip yememiştim, yürüyerek central tren istasyonuna vardık. Yaklaşık 20 tane peron vardı. Biraz bakındık hangisine gideceğimizden emin olamadık ve görevliye sorduk. Bize peron numarasını söyledi. Perona gidip biraz bekleyince metro geldi ve bindik. Hava alanı metronun orta duraklarından biriydi. Durağı kaçırmamak için takip ederek hava alanında indik. Shuttle servisten indiğimiz yere geldik ve beklemeye başladık. Shuttle servislerin önünde gittiği otellerin tabelaları vardı. Bizim otelin oldu servise bindik. Diğer otelleri gezerek 15 dk sonuna otelimize vardık. Epey yorulmuştuk. Hemen yatıp uyuduk.
Benelüx tur yazılarına daha kolay ulaşabilmeniz için aşağıdaki sayfalamayı oluşturdum. İstediğiniz kısma aşağıdaki yazıların üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Benelüx Turu 1. Gün – İstanbul – Lüksemburg – Paris
Benelüx Turu 4. Gün – Paris – Brugge – Brüksel
Benelüx Turu 5. Gün – Amsterdam
Benelüx Turu 6. Gün – Marken & Volendam – Rotterdam (Şu an Buradasınız)
Benelüx Turu 7. Gün – Köln – Lüksemburg
Benelüx Turu 8. Gün – Lüksemburg – İstanbul (7. güne dahil ettim)