Önyargılarımız üzerine bir yazı yazmayı uzun zamandır düşünüyordum. İncir reçelindeki bir replik bu isteğimi dahada güçlendirdi.
Önyargı insan olmanın gerektirdiği bir duygu. Her ne kadar önyargılı davranmamaya çalışsakda bilinçaltımız otomatik olarak önyargı oluşturur.
İnsanların yeni tanıdığı bir kişi hakkındaki fikirleri ilk 5 saniyede oluşur ve bu fikirlerin değişmesi oldukça zordur ve zaman gerektir. Bunun örneğini kendim yaşadım. Farkında olmadan DGS tayfasını sıralamıştım. Bu sıralamayı burdan açıklamak istemiyorum. Orkan’ı deşifre etmek istemiyorum :D Ama geçende bunu konuştuğumuzda epey gülmüştük.
İncir reçelindeki replik:
- Bedenin bu kadar ucuz mu bilemedim…
Asıl ucuz olan ne biliyor musun? Beş kuruş vermeden savurduğunuz yargılarınız!
- “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, benim atomu parçalamamdan çok daha zor.”
Einstein
Uzun yıllar önce yaşayan kızılderililerin bir sözü vardır. “Bir kişi hakkında karar vermeden 3 güneş batımı bekle…” Bu tamamiyle önyargıları kırmak üzerine söylenmiştir.
Bununla ilgili bir hikaye var.
Askeriyeden bir subay nilli güvenlik dersini vermek için bir özel okula gönderilir. Subay okula gider ve öğretmenler odasına girer. Buradaki öğretmenlerle bir süre sohbet eder. Dersine girecek olduğu sınıfı öğretmenlere sorar. Tüm öğretmenler bu sınıfın okulun en haylaz, en yaramaz, en söz dinlemez sınıfı olduğunu söylerler ve subaya sert olmasını tavsiye ederler. Subayda “ben askeri eğitim aldım, onları yola getiririm” der.
Daha sonra subay sınıfa girmiş, herkes ayağa kalkmış. İçlerinden bir kişi ayağa kalkmamış. Subay bunu farketmiş ve bozuntuya vermeden masasına gidip çantasını koymuş. Öylece kalkmayan çocuğa bakıyormuş. Herkes ayakta bir çocuk oturur vaziyette 5 dakika beklemiş. Ardından “arkadaşım yeter bu kadar eğlence hadi kalk ayağa” demiş. Çocuk tepki vermemiş hiç. Subay sinirlenmiş ses tonunu yükselterek “Sana diyorum kalk ayağa” demiş. Fakat çocuk yine öylece oturuyormuş. Subay sinirlenmiş ve elini masaya vurarak “kalk ayağa ” demiş. Çocuktan hala tepki yok. Subayın tepesi atmış ve bir hışımla çocuğun yanına gitmiş. “Kalk lan ayağa” diye var gücüyle bağırmış. Çocuk subaya bakmış ve ” Kalkmayı sizden çok istiyorum ama ayaklarım yok ” demiş. Subay çocuğun özürlü olduğunu görünce kendinden çok utanmış ve dersi bırakarak okuldan ayrılmış.